Geçtiğimiz haftalarda yeni şarkısı “Test Et”le dikkatli kulaklara takılan yeni nesil rap sahnesinin en iyi isimlerinden Old G’yi ağırladık. 

Sebla KOÇAN / [email protected] 

Old G’yi hiç dinlememiş birine nasıl anlatırdık? Bunu aslında en iyi bir dinleyici yorumu yapıyor: “İlk dakikasında tek kulaklıklasınızdır, sonra ikisini birden takarsınız, en sonunda da hakkında bir şeyler yazmak istersiniz.” Türkçe rap müziğin seri üretim sorunu nedeniyle sürekli birbirini tekrar eden şarkılarından uzak, 27 yaşında bir yetenek silsilesi Old G. Gerçek adı Yusuf Elibol. İzmir Karşıyaka’da doğdu. Son single’ı “Test Et”te “Cılız bi’ rüzgar değilim, sanarsın kurşun geçti içinden” diyor. Onu dinlerken ne demek istediğini çok iyi anlıyorsunuz! New-school rap müziğin gelecek vaadeden ismi Old G, gittiği bir konserde yaşadığı büyük heyecanı hala hatırlıyor. Sahneyi gördüğü an orada olmak istediğini söylüyor: “Hayatımın sonuna kadar böyle olmalı, çünkü o an yaşadığım hissiyatı o zamana kadar yaptığım hiçbir şey vermemişti.” Old G’yi Dergy sayfalarında ağırladık.

İzmir Karşıyaka’da doğdunuz ve üniversitede Ankara’ya taşındınız. İki büyük şehir, iki farklı metropolü de gördünüz, yaşadınız. Ve Ankara’da rap tutkunuz başladı… Geldiğiniz yer, büyüdüğünüz mahalle, aileniz bugünkü müzikal bakış açınızı kazanmanızda ne kadar etkili oldu? Ankara’da yaşayan bir İzmirli olmak nasıl bir duyguydu?

Aslında hem kötü hem iyi diyebiliriz. Bir tarafta ailen büyüdüğün yer bütün anıların, bütünüyle benliğin. Ankara’da ise pek bilmediğim bir yer, önünde bilinmeyen bir yol her şey karanlıktı açıkçası. O yüzden bu iki şehrin farklılığını kendimce şöyle tanımlayabilirim; biri beni ben yapan şehir, diğeri ise benim ben kalmamı sağlayan şehir. Çünkü o kadar çok olay yaşıyor ki insan, aile ilişki okul arkadaş bir sürü film, bütün bu kavgayı durup uzaktan izlediğimde hala ben kalabildiğim için mutluyum. Şehirlerin isminin pek bir önemi yok benim açımdan, olay içinde olan bitenlerden ibaret diye düşünüyorum.

İstanbul en son durağınız. Bazen nefret ettiğimiz ama yine de onsuz yapamadığımız bir şehir. Müzik hayatınızı devam ettirmek için mi geldiniz İstanbul’a? Dönüştürdü mü sizi bu şehir?

Şöyle ki, İstanbul’a hiç daha önce bu kadar uzun soluklu gelmemiştim, bu konuda şanslıyım diyebilirim çünkü müzik yapmak için geldiğim yer bir anda kocaman bir aileye dönüştü ve içindeki her bireyi ailem gibi gördüm. Bu yüzden de herhangi bir şeye dönüşmedim diyebilirim, ama fazlasıyla ufkumu açtı.

old g dergy4

Tabii bu noktada Kargaşa’nın da sizin hayatınızdaki yerini sormak lazım. Velet ve Joker gibi isimler size neler öğretti, neler deneyimlediniz bu dönemlerde?

Ankara’ya yeni geldiğim dönemlerde Arcey ve Trangela beni tanıştırmıştı, daha öncesinde sokakta freestyle ya da arkadaşlarımızın evinde varsa home stüdyolarda demolar yapıyorduk, sonrasında birlikte müzik yaptığım arkadaşlarımla yolumuza bir süre orada devam ettik. Geçmişimde bana bir şeyler katmış bir yer diyebilirim. Mete Abi’yle çok kez oturup sohbet etmişizdir, öğrendiğim şeyler tabii ki oldu ve bana kattıkları için ona çok teşekkür ederim. Kişilerle yaşadığı problemler bir kenara bence rapçiliği sorgulanamaz. Talip Abi’yle gittiğim yerde tanıştım, onunla sürekli beraber olduğumuz için daha fazla vakit geçirme şansım oldu ve şunu gönül rahatlığıyla diyebilirim efsane bir karakter, ona da hem abiliği hem destekleri için teşekkür ederim. İkisinin de yeri bende ayrı.

old g dergy7

Old G mahlasının felsefesi nedir? Sizin için anlamı nedir, nasıl karar verdiniz bu isme, “Evet bu” dediğiniz an ne zamandı?

Yine Ankara’da çok sevdiğim, hip-hop kültürüne gönülden bağlı bir insan ile tanıştım, sürekli rap üstüne sohbetler edip olan şeylerden bahsederdik. Kendisi benden büyüktü ve bana rap hakkında çok ilginç şeyler anlatırdı; N.W.A, 2pac, Kool G Rap, Nas, Xzibit, Big Pun, Biggie… Ve daha sayamadığım niceleri! Bu şarkılarda çok fazla “Hey OG” ve benzeri şeyleri duyardım. Hoşuma gitmişti ve birbirimize öyle sesleniyorduk bazen, “N’aber adamım” gibisinden, ben rap yapmaya başlayınca da o mahlası kullanmaya başladım.

“ŞU AN ÇOCUKLUK HAYALLERİMİ YAŞIYORUM DİYEBİLİRİM”

“Taramalı tüfek gibi” desek yerinde olacak, rap’teki tekniğiniz muazzam. Ryhme ve flow’larınız her zaman övgü alıyor. Hatta takipçileriniz “Sesten hızlı” diyorlar size. Bu zaten varolan bir yeteneğiniz miydi, üstüne çok çalışmanız gerekti mi? Ne kadarı içten geliyor, ne kadarı teknik?

Bunu nasıl dersem yanlış anlaşılmaz diye düşünüyorum, öncelikle görüşleri için dinleyen destekleyen her bireye teşekkür ederim. Şarkı sürecine gelince de tam olarak şöyle gelişiyor; beat’i açıyorum ve mırıldanmaya başlıyorum freestyle yapar gibi, kendiliğinden yolunu buluyor. İnanın size şu kadarı teknik bu kadarı kendiliğinden diyemem o yüzden.

old g dergy3

Rap müzik hem dünyada hem de Türkiye’de altın çağını yaşıyor. İkinci sınıf görüldüğü ve hiç ciddiye alınmadığı dönemleri de oldu tabii… Bundan sonrası sizce nasıl olacak? Rap hak ettiği yerde mi? Bu dönemle birlikte kendilerini gösterme şansı bulan MC’ler kalıcı olabilecekler mi?

Evet, şu an rap müzik çok büyük bir pazar oluşturdu, altın çağını yaşıyor fakat bu finans getirisi insanları biraz kültürden dışarı itip, kendi içinde kurduğu belli bir sistem döngüsünde dahil etti. Biz neyse ki işin o kısmından uzağız. Bu noktada kalıcılığı sağlayacak olan şeyin üretim olduğunu düşünüyorum. Rap’in hak ettiği yer neresi bilmiyorum ama şu an tüm herkesin şok bir şekilde bunu kabullenip sindirmesi hoşuma da gitmiyor değil 🙂

old g dergy2

İnsanın hayallerini gerçekleştirmesi için çok çalışması biraz da şanslı olması gerekir. Hayallerinizin ne kadarını gerçekleştirdiniz? Şans sizden yana oldu mu? Bundan birkaç sene sonra kendinizi nasıl bir sahnede, ne yaparken görüyorsunuz?

Şu an çocukluk hayallerimin çoğunu yaşıyorum diyebilirim, şans son zamanlarda benden yana olmaya başladı sanırım. Geleceğe dair birçok hayalim var buraya yazmakla bitmez açıkçası hayal kurmayı seviyorum. Birkaç sene sonraya gelirsek, sahnenin nasıl olacağını tahmin edemiyorum fakat ben yanımda dostlarımla sahnede zıplıyor olacağım.

Spot ışıkları altında olmak istediğiniz ilk an, nasıl bir andı? Ne zaman, nerede fark ettiniz ve ilk ne zaman “Bu mikrofonu elimden düşürmeyeceğim” dediniz? O ilk kırılma anını hatırlıyor musunuz?

İlk sahnede olmak istediğim an İzmir’de bir konsere girmiştim yanlış hatırlamıyorsam West Vol.3, o atmosfer beni acayip yakalamıştı. Ben burada olmak istiyorum dedim, hayatımın sonuna kadar böyle olmalı, çünkü o an yaşadığım hissiyatı o zamana kadar yaptığım hiçbir şey vermemişti.

old g dergy5

KISA KISA 

  • Rap müzikten sonra en çok dinlediğim şey… birçok türü dinlerim, müzikte bir sınırlamam yok tür konusunda.
  • Hayatımda dinleyicisi olarak gidip de asla unutamadığım konser 16 yaşımda bir Sansar Salvo konserine gitmiştim, çok net gördüğüm tek şey ise oraya dinlemeye gelen 70-80 kişinin söylerken adeta kendini parçalamasıydı. İnanılmazdı gerçekten.
  • Son zamanlarda dilime takılan şarkı Naim Abi’nin yeni çıkaracağı şarkının nakaratı, bütün gün söylüyorum evde 🙂
  • Gardırobumda en sevdiğim şey siyah bir pantolonum var, sadece onu giyebilirim sanırım.
  • Ara sıra açıp tekrar tekrar izlediğim dizi Game of Thrones ve HIMYM
  • İzlediğimde beni duygulandıran, çok etkileyen film Yeşil Yol ve Candy.